Kendi En Çoğun

Kendi En Çoğun Fatma Sena Bark Haziran 15, 2024 Sana sevmek nedir bilir misin diye sormayacağım. Haddim değil çünkü bilirim. Herkes kendine göre, kendi en çoğuyla sever karşısındakini. Sana seni anlatamam belki, kendini benim gözlerimden görmeden inanmazsın çünkü anlattıklarıma. Ama seni kendi en çoğumla nasıl sevdiğimi anlatabilirim. Sıcak bir yaz gününde, kendini denizin serin sularına bırakma hissini bilir misin mesela? Hani daha ilk adımda kavurur ayaklarını kızgın kumlar. Zıplamayı bile düşünürsün bazı anlar, yanmalara derman olacakmış gibi havadaki o birkaç saniye. Acı acı yanar ayak tabanların ama durdurmaz bu seni. Sonrasında ayağını ilk suya değdirdiğinde gelen o tatlı ürperti… Bir titreme gelir ya hani, bir gülüş dökülür dudaklarından hatta gölgesi gözlerine ulaşır. Biraz da kısılır heyecandan. Minik bir adım atarsın ileri, denizin dalgası o adımına karşılık biraz daha yaklaşır sana, ayak bileğine gelir. Tabanını az önce yakan kumlar, şimdi seni gıdıklarken ritmik dalgalarıyla davet eder daha da mavisine. Sakin ve ürkek adımlarla ilerlersin, ama içinde hep bir geri gitme dürtüsü… Bu bilinmezliktir ilerleyişini heyecanlı kılan. Beline kadar gelince suyun hizası, bir anlık delilikle bırakıverirsin kendini. Kaldırırsın ayağını ve birden yükselir su; göğsüne, yüzüne ve en son da saç köklerine değer, sarmalar seni. Deniz kucaklar ya hani seni, işte öyle bir his benimkisi belki de. Ya da küçük bir kız çocuğunun uçan balonlar için heyecandan nasıl zıpladığını bilir misin? Sahilde hafif serin bir bahar akşamı ailesiyle gezerken etrafta koşuşturan o minik kız çocuğu… Yanakları hafif tombul ve esen rüzgardan dolayı pembeleşmiş… İki yana ayrılmış saçları, etrafta zıplayıp durduğu günün eğlenceli izlerini taşıyarak biraz dağılmış. Kendine oyunlar üretir tüm akşam boyu ve oyunun eğlencesine kapıldığı anlar, verdiği tepkileriyle tebessüm ettirir etrafındakileri… Tam o esnada, uzakta bir yerde uçan balonları görünce, önce hareketleri yavaşlar, sonra da büyüyen masum gözlerle bakakalır balonlara. Koşup babasının koşup işaret parmağını tuttuğu gibi götürmeye çalışır büyük bir gayretle. Baloncunun azıcık hareket ettiğini fark etse, minicik eliyle tuttuğu o işaret parmağını daha büyük bir kuvvetle çekmeye çalışır. Yüzüne endişenin gölgesi yerleşir hafiften. Biraz çekiştirmeli bir yolculuğun sonunda balonlara ulaşınca, sırasını beklerken kendini tutamaz da kıkır kıkır güler. Hafif açık bir ağızla her renge dikkatle bakar, sanki hayatinin en önemli kararını verir gibi. Sonunda o balon alınıp da bileğine bağlandığında hissettiği her duygu ayna gibi yüzünden okunur ya hani. Şahit oldun mu hiç o gözlerin ışıltısına? İşte öyle bir his benimkisi belki de. Yanlış anlama lütfen. Sevgi yarıştırmıyorum seninle, hatta kimseyle. O böyle bir şey değil çünkü. Sadece bil istiyorum. Hani hep dönüyorsun ya bana sırtını, düğümlüyorsun ya kelimelerimi boğazıma, bunu yapma diye ricada bulunmak istiyorum sadece. Beni benim gibi sev diye bir derdim yok, sevemezsin de zaten. Sen hiç Mecnun’un Mecnun kadar, Ferhat’ın Ferhat kadar, Kerem’in Kerem kadar sevildiğini duydun mu? Birinin Leyla, Şirin, Aslı olması lazım. Hem konu yalnızca o da değil. Konu kimin kimi ne kadar nasıl sevdiği değil. Hiç olmadı belki de. Ben zamanla seni sevmeyi de sevdim. Konu sevginin kendisi. Hani üzerine efsaneler yazılan, kalpleri çarpıtan o sevgi. Layık olunmaya çabalanan o sevgi. Eğer olmuyorsa bırakmam gerektiğini anlamam gereken o noktadayız. Sırtını dönme, konuşalım. Ben gerekirse senden ayrılmayı da sevmeyi öğrenirim zamanla. Kaçma ama, konuşalım. Yormayalım. Sevgi yorulmamalı, yıpratılmamalı. Hiç kimse için değilse de bunu sevginin hatırı için yapmayalım. Arkadaşlarınızla paylaşmak için… Diğer Yazılarımıza da Göz Atın Şebnem Ferah Sanat & Kültür Hindistan
Son Samuray (The Last Samurai)

Son Samuray (The Last Samurai) Polat Haziran 15, 2024 Genel Tanıtım Son Samuray, 1876 ve 1878 yılları arasında, Japonya’nın Meiji Restorasyon (Japon modernleşmesi) döneminde geçmektedir. Bu dönem, Japonya’nın hızla modernleştiği, tabiri caizse Batı Kültürünü ve kaynaklarını kucakladığı yıllar olarak bilinmektedir. Tom Cruise’un canlandırdığı Nathan Algren filmin başında alkolik ve depresif bir karakter olarak karşımıza çıkmaktadır. Öncesinde Amerikan ordusunda yüzbaşı olan Nathan, istemeyerek de olsa komutanlarının emrine tabi olarak, Kızılderililerin kaldığı bir köye emrindeki birlik ile baskın yapar ve daha sonrasında yaptıklarından pişmanlık duyarak askerliği bırakır. Köyü yağmalama emrini veren komutanlardan biri, Nathan’ın askerliği bırakmasından aylar sonra karşısına büyük bir teklifle çıkar. Modernleşmeye çalışan Japonya, sürekli isyan çıkaran Samuraylara karşı askerlerini eğiten, gelişmiş dünyanın silahlarına hakim olan birini ararken, eski yüzbaşı Nathan ile karşılaşır. Kızılderililerin katliamına sebep olan komutanla Nathan arasında gerginlik olmasına rağmen Nathan bu büyük teklifi kabul eder. Japonya’ya gelindiğinde Nathan’ın askerlerinin, aslında hayatlarında hiç tüfek kullanmadıklarını ve tarımcılıkta daha başarılı olduklarını öğrensek de, aradan çok bir süre geçmeden Samuraylara karşı savaşmak zorunda kalırlar. Nathan, askerlerin hazır olmadıklarını söylese de komutanlarına söz dinletemez ve Nathan’ın askerleri Samuraylarla karşı karşıya gelirler. Daha önce hiçbir savaş tecrübesi olmayan ve aralarında hâla Samuraylara büyük saygı duyan askerler, Japonlara yenik düşerler. Savaşın sonunda beş Samurayın arasında kalan Nathan, elindeki bayrakla sergilediği savunmayla önemli bir Samurayı öldürür. Samurayların liderliğini yapan Katsumoto’nun dikkatini çekmeyi başarır ve Katsumoto, Nathan’ı öldürmek yerine onu tutsak almayı tercih eder. Böylelikle tek esir olarak Samurayların köyüne götürülür. Prodüksiyon 2003 yapımlı Son Samuray (The Last Samurai) filmi, aldığı birçok övgü ve kazandığı ödüller sayesinde, yıllar içinde drama ve aksiyon kategorilerinde ön sıralarda yer almaya hak kazanmış bir yapımdır. Takriben, dört yüz elli yedi milyon dolar kazanç elde eden bu film; oyuncuları, senaristi ve yönetmeni için ayrı ayrı övgüye layık görülmüştür. Filmin başrollerinde Tom Cruise, Ken Watanabe ve Timothy Spall’un yer alırken, AFI tarafından yılın filmi ödülünü kazanmıştır. Aynı zamanda Japon Akademi Ödüllerinde en iyi yabancı film ödülünü almıştır. Seyirci tarafından da oldukça beğenilen bu yapım IMDb’de 10 üzerinden 7.8 gibi yüksek bir değerlendirme puanına ulaşmıştır. Başrolünde Tom Cruise’un oynadığı “Jack Reacher: Never Go Back” (Asla Geri Dönme) ve “Blood Diamond” (Kanlı Elmas) gibi bazı kaliteli yapımların da yönetmenliğini üstlenen Edward Zwick, diğer filmlerinde olduğu gibi Son Samuray filminde de seyircilere hem keyifli hem de düşündürücü bir yapıma imza atmıştır. Çekimler, Japon oyuncular ve bir Amerikan yapım ekibiyle Yeni Zelanda’da, çoğunlukla Taranaki bölgesinde gerçekleştirildi. Bu konum, Egmont/Taranaki Dağı’nın Fuji Dağı’na benzemesi ve ayrıca Taranaki bölgesinde çok sayıda orman ve tarım arazisinin bulunması nedeniyle seçilmiştir. Toplamda on üç çekim yeri vardı. Birkaç köy sahnesi Burbank, California’daki Warner Bros Studios’un arka bahçesinde çekildi. Sahnelerin bazıları da, Japonya, Kyoto ve Himeji’de çekildi. CBS News ile yapılan bir röportajda Zwick, filmin çekimleri hakkında çok önemli bir noktaya değiniyor. “Bu filmi çekmek ne kadar sürdü?” sorusuna, “Üç kıtada çekim yaptık ve yüz on yedi gün sürdü” diyor. “Bu gerçekten birçok filmin iki katı uzunluğunda.” Müzik The Last Samurai (Son Samuray): Orjinal Film Puanı, 25 Kasım 2003’te Warner Sunset Records tarafından yayınlandı. Filmin albümündeki tüm müzikler, Hans Zimmer tarafından bestelendi, düzenlendi ve üretildi. Albüm “Hollywood Studio Symphony” tarafından hazırlandı ve Blake Neely tarafından yönetildi. ABD En İyi Film Müzikleri listesinde yirmi dördüncü numaraya kadar yükseldi. Arkadaşlarınızla paylaşmak için… Diğer Yazılarımıza da Göz Atın Şebnem Ferah Sanat & Kültür Hindistan
Şafak Yağmuru

Şafak Yağmuru Betül Tosun Haziran 15, 2024 Kimse bulamıyor sen olmayınca baharı Umutla bekliyorlar her yıl lalezarı Gece ölünce renklerin, bir şafağı fısıldıyor Sen şakrak çalıyor, gökyüzü yağmurları Yeryüzüne çehrenin huzu yansıyor Zira herkes seninle görüyor Gülizar’ı Ebemkuşağı büyülü besteni melodiyle döküyor Bütün alem seninle buluyor aslında Nevbahar’ı Arkadaşlarınızla paylaşmak için… Diğer Yazılarımıza da Göz Atın Şebnem Ferah Sanat & Kültür Hindistan