Herkes Aşk Derken Ben Özlem Diyorum

Özlemek…

Veya halk arasında bilinen ismiyle özlem..

Nedir özlem dedikleri dost? 

Neyi, niye özler mesela?

Dünyaya söz geçirme sevdalısı beşer,

Neden kendi kalbine söz geçiremez?

Buncası;

Kalbinin farkında mı değil,

Yoksa kalpsiz mi?

Hangisi daha korkunçtur;

Kalplerinden bîhaber olanlar mı, 

Yoksa kalpsizler mi?

Belki dünya için ikisi de çok büyük tehlike.

 

Yanlış hisseder mi bir insan mesela dost?

Neden hislerini inkar eder mesela?

Kendi kalbine,

Kendi hislerine mi sağır bunlarcası?

Neden kalbini dinlemez insan?

Gönlün tek görevi kan taşımak mı gerçekten?

Bu kadar sığ mı insanların bakışları?

Aşk dedikleri şeyi,

Hususiyetle özlemi,

Hangi materyalist bakış anlayabilir,

Veya anlatabilir?

Birkaç büyük harften mi ibaretti sevmek?

Kendini yaşamaktan mahrum,

Aşka teslim,

Aşka tesellüm,

Aşka mahkum etmek,

Hangi akıllının(!) kârıdır?

Aşk, dedikleri şey,

de var,

Özlem de..

Sen kalbini dinlemesen,

Onu inkar etsen de..

 

Hatta aşk, dost,

İnsan olmanın gereklerindendir belki.

Bil ki…

Dert görünür dışarıdan aşk dedikleri,

İçi daha bir dertli,

Daha bir alevli…

Ot gibi yaşamak mı?

İnsanlar ot gibi yaşasalar keşke..

Ot güneşe aşık,

Onu umursamazca çiğneyen

Küçük çocuğa aşık..

Ot, yağmura aşık…

Ve dahası, yağmuru verene aşık..

Dili O’nu söylemekte hep

Kalbi O’nu zikretmekte..

Biz onu duyamasak da,

Göremesek de..

 

Bir çiçeğin güzelliği

Dilindeki zikirdendir.

Yağmur o zikrin hürmetine yağar;

Güneş, ona hürmeten açar..

Kalp,

O’nu atar,

O’na atar,

O’na hürmeten atar,

Kalbi Atan’a hürmeten..

Kalp kalbi tanır, 

Kalp kalbi bilir de,

Sen kendini bilmezsin be bedbaht,

Sen kendinden,

Sen Rabbinden,

Sen kendinden bîhabersin.

Bîhaberliğinden de bîhabersin.

Acınacak haldesin

Acınacak haldeyim

Birisi gelsin, bize acısın diye beklemelerdeyim.

Ben de kalbimden bîhaberim.

Dilim onu söyler,

Utanırım, haya ederim.

Sen bensin, ben de sen.

Ben ne seni bilirim,

Ne de seni bilirim.

Aşk dedikleri bir yolda

Bir deryada

Okyanusta

Çırpınışlardayım.

 

Bize günlük güneşlik hava,

Hava bize güllük gülistanlık.

Göremeyene, bilemeyene acırım.

Yazık, bakamayana

Ki yazık, aciz bana.

 

Aciz, bana..

 

Ama ben aciz olanı istemem.

Zayıf bana,

Ki zayıfım,

Zayıf olanı istemem.

 

Aşk bana,

Ki aşığım,

Ki aşkım…

Susarım, söyleyemem.

 

Yolu henüz yarıladım.

Ben bu yolda bendeyim,

Yolcuyum, yoldayım.

Yolu bırakmam, bırakamam.

Ben yola, yolu verene aşığım.

Yol ki yolu verene..

Yol da yolu verene..

Yolda, yolu verene..

Yolda, yolu verenle..

 

Yazık insanlara,

Kalplerinden, bîhaberler.

Kalplerinin onları götürdüğü yerden,

Bîhaberler.

Bi’ haber alsalar…

 

Kendi dilini duymayan birisinden

Kendi dîlini duymasını istiyorum ben.

Dil de O’nu söyler çünkü,

Dîl de…

Ey dîde!

Nedir uyku? 

Sen gel, uyan gecelerde.

Yoksa nur-u siyah avlarım dersin de

Kimse inanmaz sana,

Kendi kalbin bile.

 

Sen kalbini umursuyor musun ki;

Onun seni umursamayışını umursayasın?

 

Delikanlı…

Çölün sana öğreteceği daha çok şey var.

Bu yüzden,

Onunla inatlaşmayı bırak

Onun dediklerine kulak ver.

Dinle.

Şu dünya çölünü dinle.

Kalp çölünü dinle.

Sus 

Ve dinle.

Her bir kum tanesi

Ne hikayeler anlatır aslında

Dinleyene!

Bilene

Veya bilmeyene,

Silene

Veya silmeyene,

Silemeyene..

Aşk serabından kurtulamayana.

Kendini aşka mahkum edene.

Ateşe atılana da

Atlayana da.

Okyanusa dalana da

Semada uçana da

Sehere, seraba…

Gayba, marufa…

Sevdaya, beyzaya…

Sana

Ve bana.

O yüzden dur

Ve dinle,

Bırak kendini bilinmezliğin engin denizine.

Aşk mı?

Aşk dedikleri budur işte!

Arkadaşlarınızla paylaşmak için...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir