Sanat & Kültür

Güneş Işığı, Kum Ve Yumurta Kullanan Mısırlı Sanatçı Sanat malzemesi olarak güneş ışığı, kum ve yumurta kullanan Mısırlı sanatçı Hossam Gamal, Marilyn Monroe ve Johnny Depp gibi ünlü isimlerin portreleri üzerinde çalışıyor. Tuval üzerine büyüteç kullanan Gamal, Marilyn Monroe’nun portresini oluşturmak için güneşte bir saat kalmaya razı olduğunu söylüyor. Kullanmış olduğu sıra dışı malzemeler güneş ve büyüteçle sınırlı değil; aynı zamanda kum, yumurta gibi birçok materyali de içeriyor. Zaman zaman tavayı düşük ısıda ısıtarak, portreler oluşturmak için ince bir tabaka yumurta beyazı kullanıyor, bazen de sanatını hayata geçirmek için bir kartonu tuval olarak kullanıyor. Mısır’da sanat çok yaygın olmadığından dolayı eserlerini çoğu zaman sergilemekte sıkıntı çeken sanatçı Hossam Gamal, sanata yönelik fırsatlar arttırılması fikrini destekliyor.
Marcel Duchamp

Marcel Duchamp Kimdir? Henri-Robert-Marcel Duchamp (1887-1968), 20. yüzyılın en önemli figürlerinden biri olarak kabul edilen Fransız-Amerikan bir sanatçıdır. 1904 yılında liseden mezun olduktan sonra Duchamp, Paris’e abisinin yanına taşınır ve burada Julian Akademisi özel sanat okuluna gitmeye başlar. Küçük yaşlardan itibaren sanat ile uğraşan Duchamp, kısa sürede sanat dünyasının kurallarını ve beklentilerini sorgulamaya başlar ve kendi yollarını aramaya koyulur. Birinci Dünya Savaşı’na tepkisinden dolayı Duchamp, 28 yaşında yeni bir yere, Amerika’ya taşınır ve sanat serüvenine burada devam eder. Duchamp’ın en ünlü eserlerinden biri olan 1917 yılında yaptığı “La Fontaine” (Çeşme) adlı eser, bir tuvalet küvetinin sanat olarak sunulması olarak tanımlanabilir. Bu eseri sayesinde Duchamp, sanatın dönüştürülebilir olduğunu ve herhangi bir nesnenin sanat olarak kabul edilebileceğini savunur. Duchamp’ın çalışmaları, düşünceleri, sanatın içeriği ve formu ile ilgili önemli konuların ele alınmasına yol açar– sanat dünyasının kurallarını ve beklentilerini sorgulamaya ve yeniden tanımlama çabasını yansıtmaktadır. Bu alışılmışın dışındaki çalışmaları, günümüzde de sanat dünyasını büyük oranda etkilemektedir. La Fountain Marcel Duchamp’ın, 1917’de New York’taki Armory Show’da “R.MUTT” takma adıyla sunmaya karar verdiği ticari olarak satın alınan izmal edilmiş bir nesne olan bir pisuarı, ters çevirir, imzalar, bir kaide üzerine yerleştirir, ona “Çeşme” adını verir. Bu çalışma “Ready-Made”, yüzyıllardır dünyayı temsil etmekle sınırlı kalan akademik sanat (geleneksel ve burjuva değerlerinin simgesi) olan “retinal sanat” a meydan okumayı amaçlamaktadır. Nesnelerin temsilinden, bu yeni plastik süreçle onların doğrudan sunumuna geçiyoruz: Nesne, bağlamından saptırılır ve görüntüsünü temsil etmeye veya bir desteğe dahil etmeye ihtiyaç duymadan bir sanat eseri olarak sunulur. Örnek olarak Kubistlerin daha önce yaptığı eserler verilebilir. Duchamp’ın gerçekleştirdiği ve Yeni Gerçekçilerin düşüncesini önceden şekillendiren bu eylem, sanat eserinin, sanatçının, izleyicinin var olma koşullarının yerine geçtiği için çağdaş sanat düşüncesi için temel teşkil eder.Eğer izleyici bir nesneye eser olarak bakarsa eser vardır, yani başka bir deyişle resmi yapan izleyicidir. Bir sanatçının eseri artık teknik ustalığa değil, eserin taşıdığı çağrışım gücüne bağlıdır. Bu nedenle herhangi bir nesne, sanatçı karar verir ve “eserlerin sergilenmesinin amaçlandığı bir yer” olan müzede bu amaçla gösterirse bir eser haline gelebilir. İşi yapan da müzedir. Böylece sanat eseri üsluptan ve teknik bilgiden kaçar. Bakmayı bilmek koşuluyla, herhangi bir nesnede ve herhangi bir biçimde anlam, soru ve yeni bir duyum arama olanağına yaşamın bir parçası denir.2004 yılında “Fontaine”, İngiliz sanatçılar, galeri sahipleri, eleştirmenler ve müze küratörleri tarafından 20. yüzyılın en etkili eseri seçildi. İngiltere’de Turner Ödülü münasebetiyle gerçekleştirilen ankette “500 sanatçı ve alanın uzmanından oluşan bir panelin sorgulanarak modern sanatın kurucu eserlerinin ayrıştırılması” amaçlandı.“Richard Mutt’un bu çeşmeyi kendi elleriyle yapması önemli değil. Günlük hayatta kullandığımız sıradan bir eşyayı aldı ve öyle bir yerleştirdi ki kullanım anlamı yeni başlık ve yeni isim altında kayboldu.” Ready-Made (Hazır Yapım) Nedir? Ready-made (hazır yapım), Duchamp ile yeni anlamıyla hayat bulurken, sıradan veya gündelik nesneleri sanatsal bir mevkiye ulaştıran kavramın adıdır. Duchamp tarafından 1916 yılında ortaya atılan bu “yeni” kavramın akılları karıştırıp modern heykel sınırlarına dahil olduğu savunulmuştur. Bu terim, orijininden farklılaşan sosyal toplumların, sanatı diledikleri gibi yönlendirilebilir kılmalarına bir karşılık niteliğindedir. Geleneksel heykel anlayışından farklı olan bu konsept, bir takım felsefi yaklaşımları da öne sürerek, modernleşme safhasında sanılan, sıradan ve oyunlaşan sisteme karşı yönlendirilmiştir. Duchamp, cesaret öykülerine kendi imzasını da eklerken, yapıtının sıra dışılığı ve şaşırtıcılığıyla etkisini sürdürmeyi ve akıllarda dolaşan “Sanat nedir?” sorusuna tutulan acısız ışığın yönünü biraz daha geliştirmeyi başarmıştır.
Müzik Nedir?

MÜZİK NEDİR? Müzik hakkında tarihsel süreç içerisinde çeşitli tanımlar yapılmıştır. Yapılan bu tanımların ortak noktası, müziğin insanların yaşadıkları duygusal durumları ifade etmelerinde kullandıkları bir iletişim aracı olduğu yönündedir. Müzik, kimi zaman duygularımızı ifade etmek, kimi zamansa günün bütün yoğunluğundan ve stresinden bir nebze olsa uzaklaşabilmek ve rahatlamak için neredeyse hepimizin başvurduğu bir ihtiyaca dönüşmüştür denebilir. İnsanlık olarak bizler; ırk, kültür, dil ve ya din fark etmeksizin, dünyanın her coğrafyasında birbirimizden habersiz müzik üretebilmiş ve çeşitli müzik enstrüman ve aletlerini icat edebilmişizdir. Varlığının ilk anlarından beri insan, sonsuz bir müzik içerisinde olan kâinat ile sürekli temas halinde olmuştur. İnsan, doğanın ortaya çıkardığı gök gürültüsüne, rüzgârın etkisiyle sallanan ağaçların çıkardığı seslerden ilk zamanlar korku ve kuşku ile yaklaşmış ve bu durumlara zamanla çeşitli anlamlar yüklemeye başlamıştır. Sonrasında insanoğlunun üzüntülü ve sevinçli günlerinde, esen rüzgârın sazlıklara ve kamışlara çarparak çıkardığı sesleri taklit ederek ilk müzikal ifadeleri kullandıkları tahmin edilmektedir. İLK MÜZİK ALETLERİ İnsanoğlunun; çeşitli taş ve ağaçlardan oluşturdukları aletleri yere vurarak çıkardığı seslerle, onları ürküten vahşi hayvan ve doğa olaylarına karşı kendilerini korumaya çalıştıkları bilinmektedir. Ayrıca yabani hayvanlara karşı yaptıkları ok ve yay gibi aletler ile ilk telli enstrümanları buldukları tahmin edilmektedir. İnsanlığın evrensel bir değeri olarak nitelendirebileceğimiz müziğin, tarihteki en eski izlerinin milattan önce en az 40.000’lere kadar dayanmış olduğu tahmin edilen ilkel kemik flütlerle başladığı düşünülmektedir. Her ne kadar en eski müzik aleti insan sesi olsa da, konu insanlar tarafından icat edilen en eski müzik aletine geldiğinde cevabımız, Almanya’nın güneyinde bulunan mağaralarda bulunan ve ilk yapay enstrüman olarak kayıtlara geçen akbaba kemiğinden yapılmış flütler olacaktır. İnsanlığın müzik aleti alanında bilinen en ilkel icadı olarak bu alanda bir kilometre taşı konumunu almıştır. Bu tarihten itibaren kayıtlarda keşfedilmiş bir çok ilkel müzik aletleri ise tarihin tozlu sayfalarında kendi gelişimlerini sağlayarak farklı kültürlerde yoğurulduktan sonra günümüzdeki modern hallerini almışlardır. İlk başlarda daha çok vurmalı, nefesli, ve telli çalgılar gibi sesin kontrol edilebildiği sistematik konsept fikirleri gibi gözüken bu ilkel müzik enstrümanları, zaman içerisinde medeniyetler tarafından el değiştirdikçe farklı formlara bürünmüş, çeşitlilik ve komplikasyon ile harmanlanıp bambaşka ses, ton ve türlere evrimleşmişlerdir. Bronz Çağından günümüze kadar hayatta kalabilmiş, dünyanın bilinen en eski şarkısı ise bir Hürri İlahisidir. Hürriler milattan önce 14. yüzyıllarda Anadolu’nun Suriye ve Kuzey Mezopotamya sınırındaki bölgede yaşamış bir medeniyettir. Tam 3400 yaşındaki bu ilahi, 1950’li yılların başında Ugarit şehrinde bulunmuştur. California Üniversitesi profesörü ve Berkeley Antropoloji Müzesi’nin küratörü Anne Draffkorn Kılmer bu tabletleri çözmek için 15 yıl çalışmalarını sürdürmüştür.